𐱅𐰇𐰼𐰜 𐰋𐰃𐱅𐰏 Ne Demek? – Bir Ekonomistin Bakışından Kaynak, Seçim ve Değer
Ekonominin temeli, sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların karşılanması problemidir. İnsan, tarih boyunca “eldekiyle yetinmek” ile “daha fazlasını arzulamak” arasındaki gerilimde yaşamıştır. Bu yazının konusu olan 𐱅𐰇𐰼𐰜 𐰋𐰃𐱅𐰏 ifadesi, yalnızca eski Türk yazıtlarındaki bir kelime dizgesi değil; ekonomik düşüncenin kadim bir temsili olarak da okunabilir. Bu sözcük, Göktürk alfabesinde “Türük Bilig” yani “Türk Bilgeliği” anlamına gelir. Bu bilgelik, yalnızca siyasi ya da kültürel değil, ekonomik bir dünya görüşünü de taşır: dengenin, üretkenliğin ve sürdürülebilirliğin bilgeliği.
—
Ekonomik Bilgeliğin Kökleri: “Bilig” Kavramı
Göktürk yazıtlarındaki 𐰋𐰃𐱅𐰏 (Bilig) sözcüğü, yalnızca “bilgi” değil, aynı zamanda “akıl, ölçü ve denge” anlamlarını içerir. Bir ekonomist için bu kelime, rasyonel tercih teorisinin en eski biçimidir. Çünkü bilgelik, kıt kaynakları doğru yönetebilme kapasitesidir.
Ekonomide bireyler, işletmeler ve devletler her gün binlerce karar verir. Bu kararların hepsi, “alternatif maliyet” kavramının yansımasıdır. Eski Türklerin bilgelik anlayışı da tam olarak buna işaret eder: Her tercih, başka bir şeyden vazgeçmektir. Kaynaklar sınırlı, ama arzular sonsuzdur. Bilgeliğin özü, işte bu sınırlılık içinde dengeyi kurmaktır.
—
Piyasa Dinamikleri ve “Türük Bilig”in Yansıması
Piyasalar, görünürde rakamların ve arz-talep eğrilerinin hareket ettiği mekanizmalardır. Ancak derinlikte, bu hareketler insan davranışlarının, yani “bilig”in kolektif izdüşümüdür. Göktürklerin “bilig” kavramı, bugün davranışsal ekonomi dediğimiz alanda yeniden yankılanır. Çünkü piyasa, tamamen rasyonel değil, aynı zamanda kültürel ve psikolojik bir organizmadır.
Tarih boyunca Türk toplumları, göçebe ekonomiden tarıma, oradan ticaret ve üretime geçtiğinde, bu bilgelik düşüncesini korumuştur. “İsraf haramdır” ilkesiyle “denge ekonomisi” fikri birleşmiş; sürdürülebilir üretim ve paylaşım kültürü doğmuştur. Bugün çevresel ekonomi ya da sürdürülebilir kalkınma kavramlarıyla tartıştığımız konular, aslında bu kadim bilgelik dilinin devamıdır.
—
Bireysel Kararlar ve Fırsat Maliyeti
Her birey, ekonominin küçük bir modeli gibidir. Karar verdiğimiz her an, “bilig” ile hareket ederiz. Bir öğrenci hangi bölümü seçeceğine karar verirken, bir girişimci yatırım yaparken ya da bir aile bütçesini planlarken aslında birer mikroekonomik aktördür. Bu aktörlerin davranışları, toplumsal refahı belirler.
Göktürklerin “bilig” öğretisi, bu kararların erdemle alınmasını öğütler. Yani bilgi kadar vicdan da ekonominin parçasıdır. Bugünün neoliberal düzeninde sıklıkla göz ardı edilen bu taraf, ekonomiye insanî bir boyut katar. Çünkü ekonomi yalnızca verimlilik değil; aynı zamanda adalet, paylaşım ve sürdürülebilirliktir.
—
Toplumsal Refah ve “Türk Bilgeliği”nin Çağdaş Yorumu
Modern ekonomide refah, genellikle kişi başına düşen gelirle ölçülür. Oysa 𐱅𐰇𐰼𐰜 𐰋𐰃𐱅𐰏 anlayışında refah, maddi bolluktan çok toplumsal denge ile tanımlanır. Zenginliğin birikimi değil, paylaşımı esastır. Bu bakış açısı, günümüz gelir dağılımı adaletsizliğini sorgulamamız için güçlü bir etik zemindir.
Piyasalardaki krizler, spekülasyonlar ya da ekonomik balonlar aslında “bilig” eksikliğinden doğar. Yani bilgi vardır, ama bilgelik yoktur. Ekonomik sistemin sürdürülebilirliği, bilgi birikiminden çok değer üretimiyle ilgilidir. Bu bağlamda, Türk Bilgeliği ekonomik düşüncede bir etik pusula işlevi görür.
—
Geleceğe Dair: Bilgelik Ekonomisi Mümkün mü?
Dijitalleşen dünyada yapay zekâ, blok zinciri ve veri ekonomisi gibi alanlar yükselirken, ekonominin merkezinde hâlâ insan kararı vardır. İşte bu yüzden “bilig” çağın da ötesinde bir kavramdır. Yeni bir ekonomik paradigma, sadece teknolojik değil, ahlaki ve kültürel temellerle kurulabilir.
Geleceğin ekonomisti şu soruyu sormalıdır: “Bilgiyi nasıl bilgelik hâline getiririz?”
Eğer bu soruya yanıt bulabilirsek, piyasalar yalnızca büyümez, aynı zamanda gelişir. Çünkü büyüme nicel bir süreçtir, gelişme ise nitel bir dönüşümdür.
—
Sonuç: Kadim Bir Yazı, Modern Bir Ekonomi
𐱅𐰇𐰼𐰜 𐰋𐰃𐱅𐰏, geçmişin taşlarına kazınmış bir kelime dizisi gibi görünse de aslında insanın ekonomik varoluşunu anlatır. O, üretimle tüketim, bireyle toplum, bilgiyle değer arasındaki denge arayışının sembolüdür. Günümüz dünyası bu kadim bilgelikten öğrenecek çok şeye sahiptir:
Bilgiye sahip olmak yetmez, o bilgiyi doğru kullanmak gerekir. Çünkü ekonomi, nihayetinde bilginin değil, bilgelikle yapılan tercihlerin sanatıdır.
—
Etiketler: #TürkBilgeliği #Ekonomi #Bilig #DavranışsalEkonomi #Sürdürülebilirlik #RefahEkonomisi